Gümrük Hukuku

Gümrükler, iktisat politikasının en önemli araçlarından biridir. İlk çağdan bugüne gümrükler ve gümrük vergileri çeşitli şekillerde uygulanmıştır. Bu nedenle gümrük vergileri salt gelir elde etme amacı taşımamaktadır. Zira gümrük vergileriyle iç ve dış politikaları şekillendirmek, ülkenin genel sağlığını, yerli sanayii korumak, kültür varlıklarının yurt dışına kaçırılmasını engellemek gibi pek çok amaca ulaşmak hedeflenmektedir. Bu nedenle tarihsel süreçte gümrük vergileri diğer vergi türlerinden farklı bir gelişim çizgisine sahiptir.

Gümrük hukuku, kendine özgü terminolojiye sahip ve uzmanlık gerektiren bir kamu hukuku dalıdır. Ülkemizde de gümrükler ve gümrük vergileri, ayrı bir uzmanlık dalı olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle ülkemizde gümrük vergilerinin tahsiline ilişkin süreç Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından değil, Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülmektedir. Ticaret Bakanlığı bu süreçte 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nu değil, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nu uygulamaktadır. Gümrük Kanunu’nda vergilendirme süreci, Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenen vergilendirme sürecinden gerek gerçekleştirilen işlemler gerekse kullanılan terminoloji noktasında ayrılmaktadır.

Gümrükler ve gümrük vergileri, dış ticaret politikası açısından taşıdığı önem nedeniyle sürekli gelişim ve değişim içindedir. Gümrük mevzuatı; kanunlar, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, tüzükler, yönetmelikler, Cumhurbaşkanı kararları, genelgeler, genel tebliğler, yönergeler, özelgeler, sirkülerler ve diğer idari işlemlerden oluşmakta ve külliyat niteliği taşımaktadır. Hemen her gün Resmî Gazete’de gümrük mevzuatını doğrudan veya dolaylı yönden etkileyen bir düzenlemeye rastlanması mümkündür. Bu özelliği nedeniyle salt gümrük mevzuatının takibi bile uzmanlık gerektiren bir faaliyete dönüşmektedir.

En genel tanım ile Gümrük hukuku, uluslararası ticaretin düzenlendiği ve sınırların geçiş noktalarında yer alan gümrüklerdeki işlemlerin hukuki çerçevesini oluşturan bir hukuk dalıdır. Gümrük hukuku, mal ve hizmetlerin ülkeler arasındaki sınırlardan geçişi sırasında vergilendirme, ithalat ve ihracat düzenlemeleri, tüm gümrük işlemleri, ticaret engelleri, gümrük vergileri ve tarifeler, ticaret kısıtlamaları gibi konuları içerir. Gümrük hukuku, ülkeler arasındaki ticaretin düzenlenmesi ve ticaretin serbestleştirilmesi çabalarıyla yakından ilişkilidir. Uluslararası ticaret anlaşmaları ve organizasyonlar, gümrük hukukunun oluşturulmasında ve uygulanmasında önemli bir rol oynar.

Gümrük hukukuna ilişkin uyuşmazlıklar, gümrük idareleri ile yükümlüleri ya da yükümlülerin temsilcileri arasında yaşanan ve gümrük mevzuatı hükümlerinin ihlal edilmesi suretiyle oluşan uyuşmazlık türüdür. Türk hukuk sisteminde gümrük hukukuna ilişkin uyuşmazlıklar, idari yargı kolu ile ceza yargısı içerisinde yer alan, çözümü, eşyanın menşei ve kıymetine ilişkin hükümler, tarifeye ilişkin hükümler, genel gümrük işlemlerine ilişkin hükümler, ithalat ve ihracata ilişkin hükümler, ekonomik etkili gümrük rejimleri, ekonomik etkili olmayan gümrük rejimleri, dış ticarete ilişkin hükümler başta olmak üzere tüm gümrük mevzuatı, kaçakçılık mevzuatı, Gümrük Kanunu ve Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu dışında, EPDK mevzuatı, Gelir Vergisi Kanunu, Vergi Usul Kanunu, İdari Yargılama Usulü Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Özel Tüketim Vergisi Kanunu, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun, Kabahatler Kanunu ve Türk Ceza Kanunu hükümleri dahilinde gerçekleştirilmesi gereken uyuşmazlık türüdür.

Gümrük idareleri işlemlerine karşı yükümlüler tarafından gerçekleştirilen itiraz ve dava yollarının mevzuata uygun olarak uygulanabilmesi, söz konusu işlemler nedeniyle sorumluluğu bulunanlar açısından son derece önemlidir. Gümrük mevzuatı doğrultusunda idari itiraz ve kanun yollarının gereği gibi uygulanmaması, gümrük uyuşmazlıkları konusunda ilgilinin yüksek para cezaları ödemesine ve hürriyeti bağlayıcı ceza almasına neden olabilmektedir.